La Quête - Arayış

Paroles

Rien peut m' ramener plus en arrière

Hiçbir şey beni götüremez artık

Que l'odeur d' la pâte à modeler

Oyun hamurunun kokusundan öteye

Maman est prof' de maternelle

Annem anaokulu öğretmeni

C'est même la maîtresse d'à côté

Her yanda aynı öğretmen

J'ai cinq ans et j' passe par la fenêtre

Beş yaşındayım ve pencereden geçiyorum

Pour aller m' planquer dans sa classe

Sınıfında saklanmaya gitmek için

Elle m' dit : T'es pas censé être là

Bana dedi ki: Burada olmamalısın

J'ai dit : Près d' toi, c'est là ma place

Dedim ki: Benim yerim, senin yanın

J'aime que les livres, j' préfère être seul

Sadece kitapları seviyorum, tek başına olmayı tercih ederim

Donc j' suis plus content quand il pleut

Böylece ne zaman yağmur yağsa daha mutlu oluyorum

J' fais quelques cours de catéchisme

Bazı din dersleri yapıyorum


Mais j' suis pas sûr de croire en Dieu

Ama elbette tanrıya inanmıyorum

J'ai sept ans, la vie est facile

Yedi yaşındayım, hayat kolay

Quand j' sais pas, j' demande à ma mère

Ne zaman bilmesem, anneme sorarım

Un jour elle m'a dit : J' sais pas tout

Bir gün bana dedi ki: Her şeyi bilmiyorum

J'ai perdu foi en l'univers

Evrene olan inancımı kaybettim


À cinq ans, j' voulais juste en avoir sept

Beş yaşında, sadece yedi yaşında olmak isterdim

À sept ans, j'étais pressé d' voir le reste

Yedi yaşında, kalanını görmek için acelem vardı

Aujourd'hui, j'aimerais mieux qu' le temps s'arrête

Bugün, daha çok zamanı durdurmayı isterim

Ah, c' qui compte c'est pas l'arrivée, c'est la quête

Ah, önemli olan varış değil, arayış



J' balaye les feuilles mortes sur le terrain

Yerdeki ölü yaprakları süpürüyorum

Le froid m' fait des cloques sur les mains

Soğuk, ellerimde su toplanmasına sebep oluyor

J'ai dix ans, j' suis fan de basket

On yaşındayım, basketbol hayranıyım

J' m'habille en p'tit américain

Biraz Amerikan gibi giyiniyorum

Mon père, mon héros, m'a offert

Babam, kahramanım, bana verdiği

Les Jordan huit avec les scratch

Çiziklerle Jordan sekizlisi

Donc j' fais tout pour le rendre fier

Bu yüzden her şeyi onu gururlandırmak için yapıyorum

Quand il vient m' voir à tous les matchs

Her maçımı izlemeye geldiğinde

J' rentre au collège, on m' traite de bourge

Okula döndüğümde, bana burjuva gibi davranıyorlar

Normal, mes chaussures coûtent une blinde

Normal, ayakkabılarımın fiyatı kör edici

J' veux plus les mettre, mon père s'énerve

Artık giymek istemiyorum, babam kızıyor

Toi t'as tout, nous on n'avait rien

Senin her şeyin var, bizim hiçbir şeyimiz yok

J'ai douze ans, j' fous l' bordel en cours

On iki yaşındayım, devam eden karmaşa umrumda değil

Pour essayer d' me faire des potes

Arkadaş edinmeyi denemek için

Le prof de musique s' fout en l'air

Müzik öğretmeni beni berbat ediyor

Il est au paradis des profs

O kendi öğretmenler cennetinde


À onze ans, j' voulais juste en avoir treize

On bir yaşındayım, sadece on üç yaşında olmak istiyordum

À treize ans, j'étais pressé d' voir le reste

On üç yaşında, kalanını görmek için acelem vardı

Aujourd'hui, j'aimerais mieux qu' le temps s'arrête

Bugün, daha çok zamanı durdurmayı isterim

Ah, c' qui compte c'est pas l'arrivée, c'est la quête

Ah, önemli olan varış değil, arayış


Souvent j' suis tombé amoureux

Sıklıkla aşık oldum

Mais pour une fois, c'est réciproque

Ama bir kez olsun, karşılıklı

J'abandonne lâchement tous mes potes

Tüm arkadaşlarımdan gevşekçe vazgeçiyorum


J' vois plus qu' ma meuf, on fume des clopes

Artık benim kızımı görüyorum, sigara içiyoruz

Quatorze ans, j' suis juste un fantôme

On dört yaşında, sadece bir hayaletim

Du moins c'est c' que disent mes parents

En azından ailem öyle diyor

Chérie veut qu' j' traîne plus qu'avec elle

Sevgilim onunla daha çok takılmamı istiyor

Pourtant elle m' fait la gueule tout l' temps

Yine de beni her zaman kızdırıyor

Vu qu' j' déménage, ça nous sépare

Ona hakaret ettiğim için ayrılıyoruz

J' me dis qu' l'amour c'est surcoté

Kendime aşk çok maliyetli diyorum

Mon frangin m'éclate au basket

Kankam benimle basketbolu seviyor

Alors j' préfère abandonner

O zaman vazgeçmeyi tercih ediyorum

J'ai quinze ans, j' regarde Kids en boucle

On beş yaşındayım, çocukları izliyorum sürekli

J' traîne avec des gars comme Casper

Hayalet gibi adamlarla takılıyorum

Mon père est sévère avec moi

Babam bana karşı sert

Donc j' le répercute sur mon frère

O yüzden kardeşimle iletiyorum


À quinze ans, j' voulais juste en avoir seize

On beş yaşında, sadece on üç yaşında olmak istiyordum

À seize ans, j'étais pressé d' voir le reste

On altı yaşında, kalanını görmek için acelem vardı

Aujourd'hui, j'aimerais mieux qu' le temps s'arrête

Bugün, daha çok zamanı durdurmayı isterim

Ah, c' qui compte c'est pas l'arrivée, c'est la quête

Ah, önemli olan varış değil, arayış


J' descends les marches, la peur au ventre

Merdivenleri iniyorum, karnımda korkuyla

Pour intercepter mon bulletin

Haber bültenimi kesmek için

À la maison, c'est la guerre froide

Evde, soğuk savaş var

On s' comprend plus donc j' dis plus rien

Artık birbirimizi anlamıyoruz, bu yüzden başka bir şey söylemiyorum

J'ai seize ans et j' passe par la fenêtre

On altı yaşındayım ve pencereden geçiyorum

Pour rejoindre les autres au skatepark

Diğerleriyle kaykay parkına dönmek için

On boit des bières, on fume des joints

Bira içiyoruz, sigara içiyoruz


Et j' raconte tout ça dans mes raps

Ve tüm bunları raplerimde yeniden söylüyorum

Les années passent, même un peu trop

Yıllar geçiyor, hatta biraz fazla

Au point qu' j'ose plus chanter mon âge

Artık yaşımı söylemeye cesaret edemediğim noktadayım

Mon frangin filme quand j' mets la bague

Kankam yüzüğü takarken beni çekti

Ma frangine anime le mariage

Kız kankam düğünü canlandırdı

Les choses que j'ose dire à personne

Birine söylemeye cesaret edemediğim şeyler

Sont les mêmes qui remplissent des salles

Salonları dolduranla aynı mı?

Maman est là, mon père est fier

Annem orada, babam gurur duyuyor

Et l'univers est pas si mal

Ve evren o kadar kötü değil


À seize ans, j' voulais juste avoir dix-sept

On altı yaşında, sadece on yedi yaşında olmak istiyordum

Dix-sept ans, j'étais pressé d' voir le reste

On yedi yaşında, kalanını görmek için acelem vardı

Bugün, daha çok zamanı durdurmayı isterim

Ah, c' qui compte c'est pas l'arrivée, c'est la quête

Ah, önemli olan varış değil, arayış


À cinq ans, j' voulais juste en avoir sept

Beş yaşında, sadece yedi yaşında olmak isterdim

À sept ans, j'étais pressé d' voir le reste

Yedi yaşında, kalanını görmek için acelem vardı

Aujourd'hui, j'aimerais mieux qu' le temps s'arrête

Bugün, daha çok zamanı durdurmayı isterim

Ah, c' qui compte c'est pas l'arrivée, c'est la quête

Ah, önemli olan varış değil, arayış

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Quelqu'un m'a dit - Birisi bana dedi ki

Il a neigé sur Yesterday - Dün kar yağdı