L'alcool stimule-t-il l'appétit? - Alkol iştahı artırır mı?

Plusieurs personnes se rappellent du grand plaisir ressenti par un repas pris au milieu de la nuit, après une longue soirée dans un bar.(Birçok insan gece yarısı yenen bir yemekten alınan zevk hissini hatırlar, barda uzun bir akşamdan sonra) Est-ce l'effet de l'alcool, de la fatigue ou de l'heure inhabituelle?( Bu alkolün mü, yorgunluğun mu yoksa alışık olunmayan saatin mi?)

Une bonne partie de la difficulté à établir si l'alcool stimule bel et bien l'appétit est qu'il faut d'abord se demander de quel type d'alcool on parle.( Alkolün gerçekten iştah artırıp artırmadığı konusundaki zorlukların çoğu öncelikle hangi tür alkol istediğimiz hakkında konuştuğumuzdur.) Plus ou moins sucré?(Çok mu yoksa az mı tatlı?) Plus ou moins concentré?(Çok mu yoksa az mı yoğunlaştırılmış?) L'un ou l'autre de ces aspects peut inhiber ou stimuler l'appétit.(Bu veya diğer yönler iştahı engelleyebilir veya artırabilir.) Il faut ajouter à cela l'historique de la personne:(Buna kişinin geçmişini ekleyin:) si celle-ci est habituée à associer le vin rouge à un bon repas, elle sera peut-être prédisposée à manger tout en buvant;( eğer bu iş arkadaşında olan bir kırmızı şarap yemeğiyse, içerken yemek yemeye yatkın olacaktır;) si le champagne est associé à une occasion spéciale, comme le passage du Nouvel An, la personne n'est peut-être pas portée à vouloir manger en même temps.( eğer şapmanya eşiyle olan bir özel fırsatsa, yeni yıla girmek gibi, kişi aynı zamanda yemek yemek istemeyebilir.) 

Résultat: il existe de bonnes données scientifiques démontrant que la consommation d'alcool augmente la faim, mais seulement lorsqu'on a commencé à manger.( Sonuç: oldukça çok bilimsel verinin gösterdiği alkol tüketimi açlığı artırıyor, ama yalnızca yemeğin başında.) Dans les études où on demande aux participants d'évaluer leur faim tout au long de l'expérience, les chercheurs rapportent que l'appétit est évalué "en hausse" après le début du repas et suivant la consommation d'alcool.(Çalışmaların başında katılımcılardan tüm deneyimleri boyunca açlıklarını derecelendirmelerini rica ettik, araştırmacılar yemeye başladıktan sonra "yükselişte" olduğunu ve alkol tüketimini takip ettiğini raporladı.) Par contre, l'appétit n'augmente pas après avoir bu l'alcool mais avant d'entamer le repas.(Diğer açıdan, iştah alkol aldıktan sonra artmaz ama yemeğe başlamadan önce artar.) Autrement dit, l'alcool n'augmenterait pas le sentiment d'avoir faim en général, mais l'augmenterait une fois qu'on a commencé à manger.(Başka bir deyişle, alkol yemekten önce açlık hissini artırmıyor genelde ama yemeye başladığımız zaman artıracaktır.)

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Quelqu'un m'a dit - Birisi bana dedi ki

Şarkı On me dit que nos vies ne valent pas grand chose Bana hayatımızın büyük bir şey olmadığını söylüyorlar Elles passent en un instant comme fanent les roses Güllerin soluşu gibi bir anda geçerler On me dit que le temps qui glisse est un salaud Geçip giden zamanın bir piç olduğunu söylüyorlar Que de nos chagrins il s'en fait des manteaux Acılarımızın paltoya dönüştüğünü Pourtant quelqu'un m'a dit Ancak birisi bana söyledi Que tu m'aimais encore Beni yine sevdiğini C'est quelqu'un qui m'a dit que tu m'aimais encore Birisi bana beni yine sevdiğini söyledi Serait-ce possible alors? Peki mümkün olabilir mi? On me dit que le destin se moque bien de nous Bana kaderin bizi umursamadığını söylüyorlar Qu'il ne nous donne rien et qu'il nous promet tout Bize hiçbir şey vermediğini ve bize her şeyi vaat ettiğini Paraît que le bonheur est à portée de main Görünüşe göre mutluluk yakın Alors on tend la main et on se retrouve fou Bu yüzden ulaşırız ve deliye d...
Devamı

Il a neigé sur Yesterday - Dün kar yağdı

Il a neigé sur Yesterday Dün kar yağdı Le soir où ils se sont quittés Ayrıldıkları gece Le brouillard sur la mer s'est endormi Denizdeki sis uykuya daldı Et Yellow Submarine fût englouti Ve Sarı Denizaltı yutuldu Et Jude habite seule, un cottage à Chelsea Ve Jude yalnız yaşıyor, Chelsea'de bir kulübede John et Paul je crois sont les seuls John ve Paul, sanırım tek kişiler À qui elle ait écrit Onun yazdığı  Le vieux sergent Peppers a perdu ses médailles Yaşlı Çavuş Peppers madalyalarını kaybetti Au dernier refrain d'Hello Good Bye Hello Good Bye'ın son nakaratına Hello Good Bye 'Hello Good Bye Il a neigé sur Yesterday Dün kar yağdı Le soir où ils nous ont quitté Bizi terk ettikleri gece Penny Lane aujourd'hui a deux enfants Penny Lane'in şimdi iki çocuğu var Mais il pleut sur l'île de Wight au printemps Ama ilkbaharda Wight Adası'nda yağmur yağıyor Eleonor Rigby, vos quatre musiciens Eleonor Rigby, dört müzisyen Viennent séparément vous voir Ayrı ayrı...
Devamı
 Il fait toujours beau au-dessus des nuages  Bulutların üstü her zaman güneşlidir Mais moi si j'étais un oiseau, j'irais danser sous l'orage Ama bir kuş olsaydım, fırtınada dans ederdim Je traverserais les nuages comme le fait la lumière Bulutların arasından ışık gibi geçerdim J'écouterais sous la pluie, la symphonie des éclairs Yağmur altında şimşek senfonisini dinlerdim Dès sa plus tendre enfance İlk çocukluğundan beri Elle ne savait pas parler autrement Başka türlü nasıl konuşacağını bilmiyordu Qu'en criant tout bas, pas faute d'essayer Alçak sesle bağırarak, denemediğim için değil De les retenir, ces cris et ces larmes Bu ağlamaları ve gözyaşlarını tutmak için Qui les faisaient tant Kim böyle yaptı onları   Il fait toujours beau au-dessus des nuages  Bulutların üstü her zaman güneşlidir Mais moi si j'étais un oiseau, j'irais danser sous l'orage Ama bir kuş olsaydım, fırtınada dans ederdim Je traverserais les nuages comme le fait la lumière Bulutl...
Devamı